]
Aramak İstediğiniz Kelimeler

 
SAMET AY
sayfalarım  
  Ana Sayfa
  İmalat Mühendisliği
  Ekonomi Haberleri
  Ziyaretci Defteri
  Canlı Maç Sonuçları
  Şans Oyunları
  Oyun-Eğlence
  İstatistik Ödevi
Ekonomi Haberleri

Bankalardan nisan ayı değerlendirmeleri
www.cnnturk.com 10 Nisan, 2008 13:12:00 (TSİ) tarih 22.05.2008, 10:37 (UTC)
 Türkiye İş Bankası ile Oyakbank, Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Türkiye İş Bankası'nın bültenine göre, 2007 yılının ikinci yarısından itibaren küresel ekonomideki olumsuz gelişmeler, iç ve dış talep büyümesini sınırlayıcı yöndeki etkileri artırdı.

2009 yılı yerel seçimleri nedeniyle, 2008 yılı bütçe harcamalarında önemli bir kısıntı olması ihtimalinin düşüklüğü de göz önüne alındığında, önümüzdeki dönemde bütçe performansının dikkatle izlenmesi gerektiği düşüncesinde oldukları ifade edilen bültende, şöyle denildi:

"Mart ayındaki yurtiçi ve yurtdışı gelişmeler çerçevesinde ABD ekonomisinin uzun süreli bir resesyona girmesi, finansal piyasalardaki kredi krizinin derinleşmesi ve yurtiçinde siyasi belirsizliklerin daha da artması ihtimalini, önümüzdeki döneme ilişkin en önemli riskler olarak değerlendiriyoruz.

2007 yılının ikinci yarısından itibaren küresel ekonomideki olumsuz gelişmelerin iç ve dış talep büyümesini sınırlayıcı yöndeki etkileri artmıştır."

Bültene göre, yurtdışında ve yurtiçinde belirsizliklerin yoğunlaştığı bir ortamda 2008 yılında büyümenin güçlü bir performans göstermesi zorlaşmakta. Global piyasalardaki belirsizlikler ile enerji fiyatlarına ilişkin gelişmeler, dış ticaret açığı üzerindeki artırıcı yönde baskısını sürdürüyor.

Öte yandan, önümüzdeki dönemde YTL'deki değer kaybının ihracat ve ithalat üzerindeki etkileri de büyük önem taşıyacak. Bu çerçevede, uluslararası piyasalarda risk algılamasının artması ve cari işlemler açığının yüksek düzeylerde seyretmesi nedeniyle, yabancı sermaye girişleri önümüzdeki dönemde de Türkiye ekonomisi açısından kritik önem arzedecek.

Bültende, 2009 yılı yerel seçimleri nedeniyle 2008 yılı bütçe harcamalarında önemli bir kısıntı olması ihtimalinin düşüklüğü de gözönüne alındığında, önümüzdeki dönemde bütçe performansının dikkatle izlenmesi gerektiği düşüncesinde oldukları belirtildi.

Oyakbank'ın bültenine göre, bu ortamda, Türkiye, yüksek cari açığı, yüksek enflasyonu ve yüksek özel sektör dış borçları ile en kırılgan ekonomilerden biri görülüyor.

Bu bağlamda Standard and Poors'un Türkiye kredi görünümünü "durağandan negatife" çevirmesi, ilk bakışta mantıklı görünebilir ancak Türkiye'nin temel ekonomik göstergelerinin bu hareketi desteklediğini söylemek zor.

Türkiye'nin 2007 sonu itibarıyla net kamu borç stoku ve net dış borç stokunun GSYH'ye oranları sırasıyla yüzde 29.1 ve yüzde 20.2 düzeyi ile yatırım düzeyinde kredi derecelendirmesine denk düzeyde.

Yüzde 9.1 düzeyindeki enflasyon ise her ne kadar hedefin ciddi anlamda üzerinde seyretse de, diğer ülkelerdeki eğilimin tersine bir önceki yılki seviyesinin altında ve ekonomi hali hazırda bir yavaşlama eğiliminde bu da dış dengedeki baskıyı azaltmış durumda.

Standard and Poors'un kararına piyasanın hemen hemen hiç tepki vermemesinin de bu hareketin bilgi içeriğinin zayıflığının bir göstergesi sayılabileceği kaydedilen bültende, şöyle denildi:

"Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın AKP hakkında laik devleti ortadan kaldırmaya yönelik eylemleri nedeniyle açtığı kapatma davasının yarattığı politik belirsizliklerin azımsanamayacağı bir gerçek ve kısa vadede zayıf iç talep, kırılgan dış piyasa ortamında büyük olasılıkla en çok ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek.

Dolayısıyla, Türkiye'nin zaten kendi iç dinamiklerine dayalı bir düzeltme sürecinde olduğunu, her ne kadar kısa vadeli kırılganlıklar sürse de, son dönemde artan stresin hükümetin reform yorgunluğunu aşmasına yardımcı olacağını, bunun da ülkenin demokrasi arayışının ekonomi üzerindeki potansiyel olumsuz etkisini, bağımsız ve deneyimli Merkez Bankası'nın desteğiyle sınırlandırmasını bekleyebiliriz."

Bültene göre, 2009 yılında ekonominin yeniden aşamalı bir ivmelenme sürecine girmesi hala güçlü bir olasılık. Bu yılı yüzde 7.6 civarında kapatmasını bekledikleri enflasyonun, 2009'da yüzde 5'ler seviyelerine gerilemesi öngörülüyor. Bu yıl büyüme yüzde 3.9 gibi düşük bir seviyede kalacak, ancak 2009'da MB'nin yeniden faiz indirimlerine başlamasının da desteğiyle büyük olasılıkla aşamalı bir canlanma görülecek.
 

IMF'den 3.6 milyar dolar gelecek
www.cnnturk.com 9 Nisan, 2008 13:10:00 (TSİ) tarih 22.05.2008, 10:35 (UTC)
 Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni başkanlığındaki Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetinin, gözden geçirme çalışmalarının Ankara ayağını bugün tamamlaması bekleniyor.

IMF'nin, gözden geçirmenin tamamlanması sonucu, Türkiye'ye vereceği kredi miktarı 3.6 milyar dolara çıktı.

Mevcut stand-by anlaşması bitmeden, önceki son gözden geçirme çalışmalarını gerçekleştirmek üzere geçen hafta perşembe günü Ankara'ya gelen heyet, Devlet Bakanı Mehmet Şimşek başta olmak üzere, Hazine, Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve DPT'den üst düzey yetkililerle toplantı yaptı.

Türkiye'nin niyet mektubunun zaten hazır olduğunu vurgulayan yetkililer, bugüne kadar Ankara'da süren görüşmelerde, çalışmaların son bir gözden geçirmesinin yapıldığını belirtiyor.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek başkanlığındaki ekonomi heyetinin, yarın ABD'nin başkenti Washington'a giderek IMF-Dünya Bankası bahar dönemi toplantılarına katılacağı belirtilirken, bu çerçevede, görüşmelerin geri kalanının Washington'da sürdürüleceği kaydediliyor.

Bakan Şimşek'in, Washington'da, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn ile yapacağı görüşmede, mayıs ayında sona erecek olan mevcut stand-by'ın yerini alacak alternatifler üzerinde de durulması bekleniyor.

IMF ile yapılması planlanan yeni anlaşma seçenekleri arasında, "program sonrası takip mekanizması" ve mali fon içermeyen "ihtiyati stand-by programı" bulunuyor.

Şimşek, Washington'da, Uluslararası Para ve Maliye Komitesi ile Kalkınma Komitesi toplantılarına katılarak, burada, IMF-Dünya Bankası yetkilileriyle, bazı bakanlarla görüşmelerde bulunacak. Devlet Bakanı Şimşek'in, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile de görüşmesi bekleniyor.

Washington'daki toplantılarda Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ülkelerin kota artışı konusu ve IMF reformları ele alınacak.

Kredi miktarı 3.6 milyar dolara çıktı

Bu arada, son iki gözden geçirmenin birleştirilmesiyle, Türkiye, IMF'den geri kalan kredi dilimlerini toplu olarak alabilecek.

IMF İcra Direktörleri Kurulu'nun, gözden geçirmeyi onaylaması halinde, Türkiye'ye verilecek kredi miktarında da bir artış olacak. Daha önce geri kalan kredi dilimleri toplamı 3.4 milyar dolar iken, son hesaplamalara göre, SDR'nin (Özel Çekme Hakkı), döviz kuru sepeti karşısında değer kazanması nedeniyle, alınacak kredi 3.6 milyar dolar olacak.

Niyet mektubuna göre yapılacaklar

IMF'ye verilecek niyet mektubu çerçevesinde, yapısal reformların gerçekleştirileceği ve küresel gelişmeler de dikkate alındığında, güçlü bir kamu maliyesine yönelik önlemlerin uygulanacağı ifade ediliyor.

Dış kaynaklı enerji maliyetleri ile emtia fiyatlarındaki artışın, büyüme ve enflasyon üzerindeki telafisi için gerektiğinde önlemler alınabileceği belirtiliyor. Döviz rezerv yapısı ile bankaların mali bünyelerinin güçlü olduğu ifade ediliyor.

Sosyal güvenlik yasa tasarısının yasalaştırılması, verginin tabana yayılmasını sağlayacak ve gelir idaresini daha da etkinleştirecek adımlar atılmaya devam edileceği, bu kapsamda Maliye Bakanlığı tarafından, Gelir İdaresi bünyesindeki büyük vergi mükellefleri diliminin güçlendirilmesine ve kayıtdışının önüne geçecek tedbirlerin alınmasına devam edileceği vurgulanıyor.

Sosyal güvenlik ve diğer önemli yapısal reformların ardından, istihdamı artırıcı ve kayıtdışılığı azaltıcı reform çalışmalarının gündeme geleceği ve istihdamın destekleneceği ifade ediliyor. Bütçe disiplinine sadık kalırken, vergi toplama etkinliğinin de artırılacağı kaydediliyor.

Özelleştirmenin de programlandığı gibi sürdürüleceği belirtilirken, dış konjonktürde, özelleştirme gelirleriyle, doğrudan yabancı sermayedeki azalmanın, makro ekonomik hedefleri bozmasına izin verilmeyeceği belirtiliyor.

Niyet mektubu çerçevesinde, sosyal güvenlik katkılarının toplanmasına ilişkin sistemin modernleştirilmesi, kamu personel rejiminin daha da rasyonel hale getirilmesi ile KİT'lerin mali ve idari yapısının güçlendirilmesine yönelik reform çabalarının da süreceği belirtiliyor.

Enerjide liberalleşmenin daha da güçlendirileceği belirtilirken, enerji KİT'lerinin mali dengelerinin sağlam bir yapıya kavuşturulmasının sektörde sağlıklı bir fiyatlama mekanizmasının oluşturulması ve serbestleşme ile özelleştirme çalışmalarının hızla tamamlanmasının, arz güvenliği ve hizmet kalitesi bakımından büyük önem taşıdığı ifade ediliyor.

Niyet mektubunda, kredi ve kur riskinin daha ihtiyatlı yönetimi ile mortgage kanununa ilişkin ikincil düzenlemelerin uygulamaya konulmasının da önümüzdeki aylarda üzerinde çalışılacağı kaydediliyor.

Kamu bankalarına ilişkin özelleştirme stratejisinin sürdürüleceği belirtilen mektupta, özelleştirme sürecinin programlandığı gibi götürüleceğinin altı çiziliyor. Ayrıca, yeni Türk Ticaret Kanunu ile AR-GE'ye yönelik yasal düzenlemeler ve yeni istihdam politikasının, işsizliği azaltırken, rekabeti ve verimliliği artıracağı ifade ediliyor.

Mektupta, mali disiplin ve enflasyonla mücadele açısından, faiz dışı fazla hedefini garantiye almaya yönelik önlemlerin ve borç çevirme oranlarındaki istikrarın sürdürüleceği kaydediliyor.

Bu arada, enflasyondaki hedefin sapması nedeniyle IMF yönetimine, enflasyon bandındaki sapmanın nedenlerinin ayrıntıları da bildirilecek. Küresel gelişmeler çerçevesinde, iç çıpanın yanı sıra, IMF-Dünya Bankası ve Avrupa Birliği gibi dış çıpaların da ekonomik istikrar açısından önemine dikkat çekiliyor.


 

Tek kişinin yoksulluk sınırı bin 253 YTL
www.cnnturk.com 8 Nisan, 2008 11:49:00 (TSİ) tarih 22.05.2008, 10:34 (UTC)
 Türkiye Kamu-Sen, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırının mart ayında bin 253 YTL 76 YKr'ye yükseldiğini açıkladı.

Türkiye Kamu-Sen'den yapılan yazılı açıklamada, TÜİK'ten alınan mart ayı fiyatlarına göre yapılan "Asgari Geçim Endeksi" araştırmasına göre, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırının bin 253 YTL 76 YKr'ye yükseldiği, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin ise 2 bin 503 YTL 80 YKr olarak belirlendiği kaydedildi.

Araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddinin bir önceki aya oranla yüzde 0.39 oranında arttı. Çalışan tek kişinin açlık sınırının ise bir önceki aya göre yüzde 0.71 oranında artarak 953 YTL 91 YKr oldu.

Dört kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamalarının toplamı da 2008 Mart ayında 993 YTL 69 YKr'ye yükseldi.

Açıklamada, mart ayında bir memurun ortalama maaşının yüzde 96.31'ini yalnızca gıda ve barınma için harcamak, diğer ihtiyaçlarını ise maaşının yüzde 3.69'u ile karşılamak zorunda kaldığı vurgulandı.
 

"Krizi fırsat bilip demire 1 ayda % 30 zam yapıldı"
www.cnnturk.com 4 Nisan, 2008 14:33:00 (TSİ) tarih 22.05.2008, 10:32 (UTC)
 İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, ''siyasi gelişmeleri fırsat bilip, demire bir ayda yüzde 30 zam yapanların'' Türkiye'ye en büyük kötülüğü yaptığını kaydetti.

Yalçıntaş, yaptığı yazılı açıklamada, çimentodan, musluğa ve ev tekstiline kadar binden fazla ürüne etki yapan inşaat demiri fiyatlarında son aylarda anlaşılır olmaktan uzak bir artış olduğunu ifade etti.

Uluslararası piyasalardaki maden talebi ve petrol fiyatlarının demir fiyatlarına etkisinin doğal olduğunu belirten Yalçıntaş, "Ancak Türkiye'nin son günlerde yaşadığı siyasi gelişmeleri fırsat bilip, demire bir ayda yüzde 30 zam yapanlar ülkeye en büyük kötülüğü yapıyor" dedi.

Demirde son 6 ayda ürünlere göre değişmekle birlikte yüzde 58 ile yüzde 65 arasında değişen fiyat artışları gerçekleştiğini kaydeden Yalçıntaş, fiyat artışlarından dolayı maliyetlerin arttığını ve inşaat sektöründe zor bir döneme girildiğini kaydetti.

Yalçıntaş, "Sadece geçtiğimiz ocak ayında çeşitli ürünlerde yüzde 13'ü bulan, mart ayında da yüzde 30'u aşan artışlarla, başlangıçta tahmin edilemeyen ek maliyetler, sektörü işin içinden çıkılamaz hale getirmiştir. İnşaat demiri fiyatlarındaki bu artışlar, sektörün önüne adeta demirden bir kalkan örmektedir" dedi.

"İnşaatlar yarım kalabilir"

Murat Yalçıntaş, ekonomideki gelişmenin sürdürülmesinde inşaat sektörü ile demir ve demire bağlı malzeme fiyatlarının önemine dikkat çekerek, şunları kaydetti:

"Lokomotif sektör olan inşaatta canlılık olmadan, ekonomimizde son zamanda yaşanılan büyümedeki yavaşlamanın üstesinden gelmek mümkün değildir. Makul olmayan bu fiyat artışları ile sektör temsilcilerinin özel veya resmi taahhütlerini yerine getirebilmeleri mümkün olmayacaktır.

İnşaat sektörünün zarar görmesi halinde, sadece müteahhit firmaları değil, inşaat sanayicilerinden demir-çelik üreticileri de olumsuz etkilenecektir. Fiyat artışları dolayısıyla kamu binalarının yapımına devam eden firmaların inşaatları yarım bırakmaları bile söz konusu olabilir."

Türkiye'de kurulu şirketlerin bugün önemli bir bölümünün inşaat veya dolaylı sektörlerde faaliyet gösterdiğini belirten Yalçıntaş, inşaat sektöründeki durgunluğun sanayinin genelini olumsuz etkilediği gibi, açık ve gizli işsizliğin her geçen gün arttığı, "işin aslanın ağzında" olduğu Türkiye'de istihdamda da gerilemelere yol açabileceğini kaydetti.
 

Buğday fiyatı arttıkça çiftçinin beklentisi yükseliyor
www.cnnturk.com 2 Nisan, 2008 16:19:00 (TSİ) tarih 22.05.2008, 10:31 (UTC)
 Dünyaya paralel olarak Türkiye'de de fiyatı artan ve piyasaya yapılan arza rağmen, ateşi düşmeyen ekmeklik buğdayın ton fiyatının 700 YTL'ye kadar çıktığı bildirildi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu (TZOB) Üyesi Mustafa Hepokur, geçen yıl buğdayın dünyada stratejik ürün olacağı yolunda açıklamalar yaptığını, bu yıl dünya piyasasına bakıldığında açıklamalarının ne kadar doğru olduğunun görüleceğini söyledi.

Ürün sıkıntısı nedeniyle dünya piyasasında buğday fiyatlarının yüzde 85'lere kadar artış gösterdiğini ifade eden Hepokur, Türkiye'de de önemli artışlar yaşandığını, ekmeklik buğdayın ton fiyatının 700 YTL'ye kadar çıktığını kaydetti.

Geçen yıl ekim-kasım döneminde fiyatların çok düşük olduğunu anımsatan Hepokur, "O dönemlerde bütün odaları merkezde topladık. Ülke ekonomisinin menfaati için çiftçinin tarlaya inmesinin sağlanması gerektiğini söyledik. Türkiye'nin dört bir yanında çalışmalar yapıp, buğdayın fiyatının artacağını anlattık. Biz haklı çıktık. Bizim yaptığımız çalışmalar sonucunda çiftçi tekrar tarlaya indi, ürününü ekti. Gübre, mazot ve enerjideki büyük artışlara rağmen çiftçiyi kaçtığı tarlasına döndürdük."

Bu yıl girdilerdeki artışın yüksek olduğunu vurgulayan Hepokur, "Şimdi fiyatlar 65-70 YKr civarında seyrediyor. Dünya fiyatları daha da yukarılarda. Buğdayın şu anda ulaştığı 65-70 YKr aralığının altında açıklanacak taban fiyat, çiftçiyi tarladan uzaklaştırır" dedi.

Hepokur, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın bu konuda TZOB ile ortaklaşa bir çalışma yapması ve müdahale alım fiyatını dünya piyasalarını gözönünde bulundurarak açıklaması gerektiğini belirterek, bakanlığın buğday müdahale alım fiyatını kilo başına 50 YKr civarında açıklaması durumunda çiftçinin de ülke ekonomisinin de kaybedeceğini ileri sürdü.

Çiftçinin beklentisi yüksek

Karaman Ziraat Odası Başkanı Ercüment Yılmaz ise gübrede son 1 yılda artışın yüzde 100'ün üzerinde olduğunu ifade ederek, mazot, tohum ve enerjiye yapılan zamların, girdi maliyetlerini ciddi oranda artırdığını bildirdi.

Bu yıl buğday müdahale alım fiyatını 80 YKr'nin altında beklemediklerini dile getiren Yılmaz, "Zaten ekmeklik buğdayın ton fiyatı 700 YTL'yi geçti. Bu rakamın altında müdahale alım fiyatı açıklanması doğru olmaz. Dünyadaki fiyatlar, daha yüksek. Gerçek buğday üreticisinin beklentisi karşılanmalıdır. 80 YKr altındaki fiyatları kabul etmemiz mümkün değil" dedi.

Yılmaz, dünya fiyatlarının altında açıklanacak müdahale alım fiyatının çiftçiyi tarlasına küstüreceğini iddia ederek, "Dünya buğdaya yönelirken Türk çiftçisini tarladan uzaklaştırmak kime ne yarar sağlar? Yaklaşık 1 ay sonra hasat başlar. Bakanlığın girdileri, dünya piyasasını ve talepleri göz önünde bulundurarak çalışma yapması ve taban fiyat açıklamasını bekliyoruz" diye konuştu.
 

Türkiye, milli gelirde 54'üncü sıraya çıktı
www.cnnturk.com 31 Mart, 2008 13:44:00 (TSİ) tarih 22.05.2008, 10:29 (UTC)
 Yeni seriyle kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) 9 bin 333 dolara yükselen Türkiye, IMF'nin kişi başına GSYH sıralamasında yeni seriyle 64'üncü sıradan 54'üncü sıraya çıktı.

IMF'nin Ekim 2007 tahmini verilerinden yapılan derlemeye göre, bugün açıklanan 1998 bazlı yeni seriyle 2007 yılı GSYH rakamlarıyla Türkiye, kişi başına GSYH'de 10 basamak birden yükseldi.

Eski seriyle 2007 için IMF tarafından 6 bin 548 dolar olarak tahmin edilen kişi başına GSYH rakamıyla Türkiye, Lübnan'ın önünde, Uruguay'ın ardında 64'üncü sıradaydı.

Yeni açıklanan kişi başına GSYH rakamıyla Türkiye, Uruguay, Gabon, Botswana, Ekvator Ginesi, Şeyşeller'in yanı sıra 6 bin 842 dolar kişi başına GSYH'si olan dünyanın 10'uncu büyük ekonomisi Brezilya'yı, 7 bin 352 dolarlık Avrupa Birliği (AB) üyesi Romanya'yı, 8 bin 252 dolarlık petrol zengini Venezuela'yı, 8 bin 426 dolarlık dünyanın 15'inci büyük ekonomisi Meksika'yı, 8 bin 612 dolarlık, petrol, doğalgaz zengini, dünyanın 11'inci büyük ekonomisi olan Rusya'yı geride bıraktı.

Türkiye'nin hemen üstünde 9 bin 698 dolarlık kişi başına GSYH ile Şili yer aldı. 10 bin - 15 bin dolar bandında yer alan Barbados, Macaristan, Slovakya, Antigua ve Barbuda, St. Kitts ve Nevis, Letonya, Hırvatistan, Polonya, Libya ve Litvanya gibi ülkeler de Türkiye'nin önünde bulunuyor.

Bu arada Lüksemburg, 102 bin 284 dolarlık kişi başına GSYH ile açık ara birinciliği alırken, bu ülkeyi 79 bin 154 dolarla Norveç, 70 bin 754 dolarla Katar, 62 bin 976 dolarla İzlanda, 58 bin 883 dolarla İrlanda, 57 bin 35 dolarla Danimarka, 56 bin 711 dolarla İsviçre, 47 bin 69 dolarla İsveç, 45 bin 594 dolarla ABD, 45 bin 429 dolarla Hollanda izliyor.

Sıralamada İngiltere 11'inci, Kanada 14'üncü, Avustralya 15'inci, Fransa 18'inci, Almanya 19'uncu, İtalya 20'nci, Japonya 22'nci, İspanya 26'ncı sırada yer alırken, Yunanistan 32 bin 10 dolarlık kişi başına GSYH ile Kuveyt'in ardından 25'inci sırada bulunuyor.

GSYH'de 17.'lik değişmedi ama Hollanda ile ara kapandı

2007 yılında 482.0 milyar dolar olan GSYH'sini yeni seriyle 658.8 milyar dolara çıkaran Türkiye'nin 17.'likteki sıralaması değişmedi.

Fakat, Türkiye'nin üzerinde yer alan Hollanda ile ara 176.8 milyar dolar kapanarak 100 milyar doların altına (96.1 milyar dolara) indi.

Mevcut eğilimin devam etmesi halinde, kurlarda çok büyük bir dalgalanma olmazsa Türkiye'nin 2010-2011 yıllarında Hollanda'yı geçerek, 16'ıncı sıraya çıkması mümkün görünüyor.
 

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8  9  10 Devam -> 
 
Bugün 6 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!
kınama  
  Filistine Destek Bannerleri  
yazılı basın  
   
ekonomi haberleri  
   
döviz  
 
 
vizyondakiler  
 

 

Tarihte Bugün v.5.0
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol